Tenkis ve Muris Muvazaası Davaları
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) m.514/1 hükmüne göre “mirasbırakan, tasarruf özgürlüğünün sınırları içinde, mal varlığının tamamında veya bir kısmında vasiyetname ya da miras sözleşmesi ile tasarrufta bulunabilir.”
Miras bırakanın tasarruf edebileceği kısım TMK’nın 505-509 maddeleri arasında düzenlenmiştir. Miras bırakanın yasanın gösterdiği sınırlar içinde tereke üzerinde serbest olarak tasarruf etmesi “tasarruf özgürlüğü”nü oluşturmaktayken, miras bırakanın ölüme bağlı tasarruflarına karşı korunmuş olan miras payına “saklı pay”, korunmuş miras payı sahiplerine ise “saklı pay sahibi mirasçılar” denilmektedir. Saklı pay sahibi mirasçılar, miras bırakanın sağ kalan alt soyu, anne ve babası ile eşidir. Miras bırakanın alt soyu; miras bırakanın annesi, babası veya eşi yoksa mirasının tamamı üzerinde tasarrufta bulunabilir.
Miras bırakan, henüz hayattayken mirasçılarının saklı payını ihlal edecek şekilde bir sağlararası tasarrufta bulunmuşsa ya da vasiyetname gibi ölüme bağlı bir hukuki işlem yapmışsa, tenkis davası veya muris muvazaası gündeme gelebilir.
Tenkis davası miras bırakanın ihlal ve tecavüzlerine karşı saklı pay sahibi mirasçıların açacağı davadır. Kural olarak tenkis davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen gerek ölüme bağlı, gerekse sağlararası kazandırmalarının kural olarak saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar tarafından miras bırakanın tasarruf edebileceği sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili yenilik doğurucu davalardandır.[1]
Tenkis davasında davacı, istisnası olmakla birlikte[2] saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, iflas idaresi veya alacaklılar iken, davacı olamayanlar ise saklı payı olmayan mirasçılar, mirasçılıktan çıkarılanlar, vasiyeti yerine getirme görevlisi ve tereke temsilcisidir. Öte yandan, miras bırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisi dava edilebileceğinden bu sınırları aşan kazandırmalar kime yapılmışsa o kişilere karşı tenkis davası açılabilir. Vasiyet alacaklısı kişisel haktan kaynaklanan alacağına henüz sahip olmamışsa mal varlığına girmeyen hakkın bu nedenle tenkisi söz konusu olamaz.
Tenkis davasında hak düşürücü süre 1.1.2002 tarihinden sonraki ölümler açısından mirasçıların saklı paylarını zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak 1 yıl geçmekle düşer. Öte yandan, miras bırakan 1.1.2002 öncesinde ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi m.513 gereği zamanaşımı hükümleri uygulanacaktır. Buna göre “Tenkis davası, mirasçılar mahfuz hisselerine tecavüz edildiğini öğrendikleri günden itibaren bir sene ve her halde vasiyetnameler hakkında açıldıkları tarihten, diğer tasarruflar hakkında mirasın açılmasından itibaren beş sene geçmesiyle sakıt olur. Bir tasarrufun iptali bir diğerini ihya ediyorsa, müruru zaman müddetleri ancak butlan kararının suduru tarihinden itibaren cereyan eder. Tenkis iddiası, defan her zaman dermeyan olunabilir.”
Mirasbırakan vasiyetname yapmışsa vasiyetname açılıp ilgililere tebliğ edilemeden hak düşürücü süre başlamayacaktır. Tenkis davası açma hakkı, her hâlükarda vasiyetnamelerde açılma tarihinin üzerinden on yıl geçmekle düşer.
Muris muvazaası ise mirasçının miras hakkından yoksun bırakmayı hedefleyen miras bırakanın gerçek amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği taşınmazını tapuda yaptığı sözleşmede iradesini satış doğrultusunda açıklamak suretiyle devrini gerçekleştirmesidir.[3] Muvazaa iki taraflı işlemler için söz konusu olduğundan tek taraflı irade beyanı niteliğinde olan ölüme bağlı tasarruflarda muvazaadan söz edilemez.
Tenkis davasını sadece saklı paya sahip mirasçılar açabilmekteyken, muris muvazaası davası tüm mirasçılar tarafından açılabilir. Muris muvazaası davasında hak düşürücü süre ya da herhangi bir zamanaşımı öngörülmemiştir.
Sonuç olarak miras bırakan bir vasiyetname yapmış ise vasiyetname yasa gereği tenkise tabidir. Ancak saklı pay sahibi mirasçılar vasiyetnamenin açılıp kendilerine tebliğinden itibaren 1 yıl, her hâlükârda vasiyetnamenin açıldığı tarihten itibaren 10 yıllık hak düşürücü süre içerisinde tenkis davası açmalıdır.
Vasiyet alacaklısı vasiyetin yerine getirilmesi davası açıp vasiyet konusunu kendi mülkiyetine geçirmediği takdirde kendisine tenkis davası açılamayacaktır. Ancak vasiyetin okunması davası ile saklı payının ihlal edildiğini öğrenen mirasçının 1 yıllık hak düşürücü süresi işlemeye başlayacaktır.
Bu noktada vasiyet alacaklısı 1 yıl içerisinde vasiyetin yerine getirilmesi davası açmaz ise saklı paylı mirasçı saklı payının ihlal edildiğini ileri sürüp süremeyeceği sorusu gündeme gelebilir. Kanun koyucu hak kaybına neden olmamak adına tenkis iddiasını bir def’i olarak kabul ederek her zaman ileri sürülebileceğini hükme bağlamıştır. O halde vasiyet alacaklısı vasiyetin yerine getirilmesi davası açtığında 1 yıllık hak düşürücü süre geçmiş ise tenkis def’i ileri sürülebilecektir.
[1] Gençcan, Ömer Uğur, Miras Hukuku, Ankara, 2008, s. 340.
[2] İstisna için bkz. TMK m.519, 527 ve 573.
[3] Gençcan, s.435-436.