Tasarım Tescilinin Şartları
SMK m.55/1’te tasarımın tanımı yapılmaktadır. Burada tasarım şu şekilde tanımlanmaktadır: “Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür.”
Tasarım hukukunda, tasarımın geliştirilme aşamaları ya da ürünün kendisi değil tasarımın kendisi, ürünün tasarımı korunmaktadır.
Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere tasarım, koruma kapsamı bakımından patent ve faydalı modelden ayrılır. “Patent ve faydalı model mevzuatıyla sanayide elde edilen faydalı avantajlar/ilerlemeler korunurken, tasarım mevzuatıyla ürünlerin görünümündeki yenilikler/farklılıklar korunur.”[1] Dolayısıyla patent ve faydalı model bir ürünün teknik özelliklerini, üretim yöntemi, yapı ve çalışma unsurlarını koruma kapsamına konu alırken, tasarım bir ürünün dış görünümünü, şeklini koruma kapsamına konu alır. “Tasarım hukuku ise, esas itibarıyla görünüme odaklanmaktadır. Nitekim, tasarımın görünümü ilgilendirdiği, başvuru sırasında izlenecek yolu belirleyen hükümlerden de anlaşılmaktadır. İlgili hüküm uyarınca, tasarım için tescil başvurusunda bulunulduğunda, tasarımın görsel anlatımının belirtilmesi gerekir.”[2]
Tasarımın, hukuken korunabilmesi için bazı unsurları mahiyetinde bulundurması gerekir. Bu unsurları barındıran tasarımlar tescil edilir ve hukuken korunur. Tescilli tasarımların korunabilmesi için ihtiyaç duyulan unsurlar; tasarımın yeni olması ve ayırt ediciliğe sahip olmasıdır. SMK m.56/1’de de bu husus, yenilik ve ayırt edicilik başlığı altında şu şekilde hükme bağlanmıştır: “Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.” Kanun maddesinden de açıkça anlaşılacağı üzere tescil edilen bir tasarımın yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması gerekir ki SMK kapsamında korunabilsin.
“Yenilik ve ayırt edicilik şartları, başvuru tarihinde bilinen, kamuya sunulu kıyas tasarımlar bakımından aranmaktadır. Değerlendirme ise eskisi gibi, bilgilenmiş kullanıcı gözüyle yapılacaktır.”[3]
Tasarımın Yeni Olması:
SMK m.56/4’te tasarımın yeni olması hakkında hüküm mevcuttur:
(4) Bir tasarımın aynısı;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir.
Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.
Bu hükümden hareketle tasarımın yeni olmasından ne kastedilmektedir sorusunun üzerinde durmakta fayda vardır. “Yenilik, uzman çevreler tarafından bilinmeme olarak kabul edilebilir.”[4]
Tasarımın yeni olması için, zaman açısından başvuru veya rüçhan tarihinden önce ya da tescilsiz tasarımlar için kamuya ilk sunulma tarihinden önce ve yer olarak da dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış[5] olma şartlarını içermesi gerekir.
Yeniliğin dünya çapında olması aranmakta ve bu kapsamda da dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gözetilmektedir. “Bu nedenle daha önce dünyanın herhangi bir yerinde bilinen, yani kamuya sunulan bir tasarım artık Türkiye’de yeni kabul edilmez. Böyle bir tasarıma her nasılsa tescil belgesi alınmışsa, belgenin hükümsüzlüğü mahkemeden istenebilir. Dolayısıyla yurt dışında var olan bir tasarımı Türkiye’ye ilk kez getirmek, yani onu sahiplenmek hukuken koruma görmez.”[6]
SMK m.64/6 – d fıkrası uyarınca yenilik incelemesi re’sen kurum tarafından yapılacaktır. “Bu doğrultuda, tasarım başvurularının yenilik kriterine sahip olup olmadığı; Tasarımlar Dairesi Başkanlığı tarafından incelenmekte, yenilik kriterine sahip tasarımlar Bültende yayımlanmakta, yeni olmayan tasarımlar ise reddedilmektedir.”[7]
Tasarımın Ayırt Edici Niteliğe Sahip Olması:
SMK m.56/5’te tasarımın ayırt edici niteliği hakkında hüküm mevcuttur:
(5) Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim;
a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,
b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir.
Tasarımın ayırt ediciliği belirlenirken bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenimden hareket edilmektedir. Bilgilenmiş kullanıcı, sıradan bir kullanıcıdan, patent hukukundaki alanında uzman kişiden veya marka hukukundaki ortalama tüketiciden farklılık arz etmektedir. Doktrin ve mahkeme kararları doğrultusunda bilgilenmiş kullanıcı; “tasarımcı ya da uzman seviyesinde olmayan ancak alandaki çeşitli tasarımları tanıyan, tasarım özellikleri hakkında belirli düzeyde bilgi sahibi olan ve bu ürünleri kişisel ya da mesleki ilgisi nedeniyle dikkatle kullanan kişidir”.[8]
Tasarımını ayırt edici niteliği belirlenirken genel izlenim bilgilenmiş kullanıcı gözünden yapılır. Genel izlenimden ise, bilgilenmiş kullanıcının daha önceki tasarımlar ile bu tasarım arasında ilk bakışta gördüğü farklılıklar kastedilir.
Ayırt edici niteliğin belirlenmesinde tasarımcının tasarımını geliştirmede seçenek özgürlüğü bırakmasına da dikkat edilir. “Bir ürün, tasarımcısına ne kadar seçenek özgürlüğü bırakıyorsa koruma kapsamı da o denli genişler; seçenek özgürlüğü ne denli darsa koruma kapsamı da o denli daralır. Bir ürün, işlevini yerine getirebilmesi için ancak belirli bir şekilde tasarlanması zorunluysa, bu ürünün tasarımı hiç koruma görmez. Yani bir tasarım, sonraki tasarımcılara hiç seçenek bırakmıyorsa, tasarım mevzuatıyla korunmaz.”[9] Dolayısıyla, diğer tasarımcılara seçenek bırakmayan tasarımlar ticari hayatın mahiyeti gereği rekabeti engelleyeceğinden ve tekelleşme yaratacağından koruma görmez.[10]
Ayrıca, temelde tasarımın kendisi tescil için gerekli olsa da bazı hallerde tasarımın üzerinde uygulandığı ürün de somut olayda önem arz edebilir. Örneğin, bir tasarımın tişört üzerinde veya bir dekoratif tabak üzerinde olması farklı bir tasarım olarak nitelendirilemeyecekken; bir otomobil tasarımının ön panelinin, masa ve sandalye takımı olarak uygulanması yeni bir tasarım olarak değerlendirilebilir.[11]
SMK m.56/4’te “Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir.” Hükmü yer almaktadır. Tasarım dış görünüm ile ilgili olduğundan iki tasarım arasında farklılık bulunması halinde ayırt edicilik vasfının bulunduğundan söz edilebilir. Dolayısıyla bilgilenmiş kullanıcını üzerinde yarattığı genel izlenimde diğer tasarımlardan farklılık oluşturması gerekmektedir. SMK m.56/4’te açıklanmak istenen temel husus da tasarımın diğer tasarımlardan genel izlenim oluşturmada belirgin farklılıklar içermesi gerektiği ve bu nedenle renk, malzeme gibi ufak detayların tasarımın farklılığında ve de ayırt ediciliğinde belirleyici faktör olmadığıdır. “Dolayısıyla tasarımcı istediği rengi seçebilir ancak bir başka tasarımla aynı ya da benzer olup sadece renk ya da malzemeyi farklılaştırması ona yenilik ve ayırt edicilik sağlamayacaktır.”[12]
Tasarım incelemesinde yenilik kriteri re’sen kurum tarafından incelenirken tasarımın ayırt edici niteliği re’sen değil üçüncü kişiler tarafından bu hususta gelecek olan itirazlar sonucunda değerlendirilmektedir.
Son olarak, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun tasarım tescili başvurularında inceleme alanı ve yetkisinden bahsetmek gerekir. Bu husus SMK m.64’te düzenlenmiştir. “SMK “İnceleme” başlıklı 64’üncü maddesinde Türk Patent ve Marka Kurumunun, şekli inceleme yetkisi yanında, tasarım veya ürün tanımı, kamu düzeni, genel ahlak, Paris sözleşmesi gereği uygunsuz olacak kullanımlar ve yenilik bakımından inceleme yetkilerini düzenlemiştir. Türk Patent ve Marka Kurumu, bu şartlara uymayan tasarımları, başvuruyu reddederek geri çevirecektir.”[13]
DOĞUKAN COŞKUN
KAYNAKÇA:
- Suluk (Karasu/Nal), Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2017, s.310-318
- Ayhan (Çağlar/Yıldız/İmirlioğlu), Sınai Mülkiyet Hukuku, Ankara 2021, s.174-179
- GÜNEŞ, İ., Sinai Mülkiyet Kanunu’nda Tasarım Tescili Konusundaki Yenilikler, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 128, Nisan 2017, Sayfa:116-119
- GÜNEŞ, İ., Tasarım Tescilinden Doğan Haklar ve Uygulamada Görülen Sorunlar, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt: 15, Sayı: 170, Ekim 2020, Sayfa: 2120-2123
[1] Suluk (Karasu/Nal), Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2017, s.310-311
[2] GÜNEŞ, İ., Tasarım Tescilinden Doğan Haklar ve Uygulamada Görülen Sorunlar, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt: 15, Sayı: 170, Ekim 2020, Sayfa: 2121
[3] GÜNEŞ, İ., Sinai Mülkiyet Kanunu’nda Tasarım Tescili Konusundaki Yenilikler, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 128, Nisan 2017, Sayfa: 118
[4] Ayhan (Çağlar/Yıldız/İmirlioğlu), Sınai Mülkiyet Hukuku, Ankara 2021, s.174
[5] SMK m.57 “Kamuya Sunma”: (1) “Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz.”
[6] Suluk (Karasu/Nal), Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2017, s.316
[7] Ayhan (Çağlar/Yıldız/İmirlioğlu), Sınai Mülkiyet Hukuku, Ankara 2021, s.175
[8] Ayhan (Çağlar/Yıldız/İmirlioğlu), s.176
[9] Suluk (Karasu/Nal), Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara 2017, s.318
[10] Ayhan (Çağlar/Yıldız/İmirlioğlu), Sınai Mülkiyet Hukuku, Ankara 2021, s.177
[11] Ayhan (Çağlar/Yıldız/İmirlioğlu), s.178
[12] Ayhan (Çağlar/Yıldız/İmirlioğlu), s.179
[13] GÜNEŞ, İ., Sinai Mülkiyet Kanunu’nda Tasarım Tescili Konusundaki Yenilikler, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt: 12, Sayı: 128, Nisan 2017, Sayfa: 120