Tasarım Hakkına Tecavüz Konusunun Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2020/1100 E. – 2021/479 K.Sayılı 26.01.2021 Tarihli İlamı Işığında İncelemesi
KARARA KONU OLAYIN ÖZETİ
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin ilamından da anlaşılacağı üzere dava konusu uyuşmazlık tasarım hakkına tecavüz nedeniyle açılmış olan tecavüzün durdurulması ve giderilmesi, maddi ve manevi tazminat davasıdır. İşbu dava, davacı şirketin tescilli endüstriyel tasarımı olan koltuk takımını davalı şirketlerden biri tarafından taklit şekilde üretilmesi diğer davalının ise bu taklit ürünleri satışa sunması nedeniyle tasarım hakkına tecavüz edildiği iddiasıyla açılmıştır. Davalılar ise, dava konusu koltuk takımlarının kendi adlarına tescilli olduğunu, davacı şirketin koltuk takımlarıyla aralarında sadece dikişlerine ilişkin bir benzerlik olduğu ve bunun haricinde herhangi bir benzerlik bulunmadığı iddiasıyla davanın reddini talep etmiştir. Bunun üzerine yerel mahkeme davanın kısmen kabulüne, davacının davasını kabul ederek tecavüzün durdurulmasına ve giderilmesine, davalıların maddi ve manevi tazminat ödemesine karar vermiştir.
- MERCİLERİN ÇÖZÜM TARZI
İnegöl 3. Asliye Hukuk Mahkemesi önüne gelen davada davanın kısmen kabulüne, tasarım hakkına tecavüzün durdurulması ve giderilmesi, maddi ve manevi tazminat taleplerini içerir davada tecavüzün durdurulmasına ve giderilmesine, davalının taklit koltuk üretiminin engellenmesine, üretilen taklit koltuk takımlarının toplatılıp el konulmasına, toplatılan koltukların imhasına, 10.000,00 TL maddi ve 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararı davalılar vekilince istinaf edilmiştir. Dosya Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi’ne gönderilmiştir. Bilge Adliye Mahkemesi istinaf itirazlarının esastan reddine karar vermiştir. Akabinde davalılar vekili Bölge Adliye Mahkemesinin vermiş oluğu bu kararı temyiz etmiştir. Dosya Yargıtay 11. Hukuk Dairesine gönderilmiştir. Yargıtay 11. H.D. 2020/1100 E. – 2021/479 K. Sayılı 26.1.2021 Tarihli İlamı ile; yapılan yargılama ve inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin vermiş olduğu kararda bir isabetsizlik olmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin vermiş olduğu istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararını bir karşı oy yazısı ile onamıştır. Karşı oy yazısı ise davanın esasına ilişkin olmayıp istinaf red harcı ile temyiz onama harcının maktu mu nispi mi olacağına ilişkindir.
- UYUŞMAZLIK KONUSUNUN TESPİTİ
Uyuşmazlığın çıkış noktası tescilli tasarım olan koltuk takımlarının hukuka aykırı olarak taklidinin üretilip satışa sunulduğu iddiasıdır. Söz konusu iddia tasarım hakkına tecavüz olarak değerlendirilmektedir. Tasarım hakkı SMK m.81 kapsamında koruma altındadır. Yerel mahkemenin vermiş olduğu karar 554 sayılı KHK hükmü ile kurulmuş olup söz konusu KHK, SMK’nın yürürlüğe girmesiyle mülga olmuştur. Bu nedenle daha iyi bir değerlendirme yapılabilmesi adına SMK kapsamında tasarım hakkının korunmasından bahsetmek gerekir.
- KONUNUN İNCELENMESİ VE DEĞERLENDİRİLMESİ
- TASARIM HAKKINA TECAVÜZ
Endüstriyel tasarımların korunması SMK yürürlüğü girmeden önce 554 Sayılı KHK ile sağlanmakta idi. Fakat SMK’nın yürürlüğü girmesiyle birlikte 554 Sayılı KHK mülga konumuna gelmiştir. Halihazırda tasarım haklarının korunma şartları SMK m.56’da düzenlenmiştir. Bu hükme göre, ‘yenilik’ ve ‘ayırt edicilik’ kavramları tasarımın SMK kapsamında korunabilmesi için aranan şartlardır. Hukukumuzda yenilik bakımından tasarım korumasında “mutlak yenilik” şartı benimsenmiştir. Mutlak yenilik tasarımın hiçbir suretle kamuya sunulmamış olduğunu anlatan kavramdır[1]. Kanuna göre ayırt edicilik ise, tasarımın bilgilenmiş bir kullanıcı üzerindeki etkisidir[2].Tescilli tasarımın korunması esas teşkil etmektedir[3]. Tescilli tasarımlar, tasarım sahibine tasarım üzerinde tekel oluşturacak nitelikte yetkiler sağlamakta olup mutlak hak bahşeder[4]. Her ne kadar SMK kapsamında tescilsiz tasarımlar da koruma altında olsalar da kanunda tescilli tasarımlarımın koruma alanı daha geniş kapsamlı tutulmuştur.
Tescilli tasarımın kapsamı ise SMK m.59/1’de düzenlenmiştir. Madde hükmüne göre, tasarımdan doğan mali ve manevi haklar öncelikle eser sahibine ait olup, tasarımın sahibi olmayan kişiler tasarımın sahibinin izni olmaksızın tasarımı üretmez, piyasaya sunamaz, satamaz, ticari amaçla kullanamaz.
Tasarım hakkına tecavüz teşkil eden fiiller ise SMK m.81’de düzenlenmiştir. Buna göre, tasarım sahibinin izni olmadan tasarım ürününün aynısını veya genel bir bakış ile farkı bulamayacak şekilde benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme akdetmek amacıyla tavsiye vermek, ticari saikle kullanmak veya bu saiklerle elde bulundurmak, başka yollardan ticaret alanına çıkarmak, ithal etmek, tasarım sahibi tarafından lisans sağlanması şeklinde verilmiş hakları tasarım sahibinin izni olmaksızın genişletmek ya da bu hakları lisans sözleşmesinin tarafı olmayan kişilere temlik etmek ve nihayet tasarım hakkını gasp etmek fiilleri tasarım hukukunda tasarım hakkına tecavüz anlamına gelmektedir.
Sayılan bu fiillerden birinin ya da birkaçının üçüncü kişilerce gerçekleşmesi durumunda tasarım hakkı sahibinin ihlali gerçekleştiren kişiye karşı hukuk davası açma hakkı mevcuttur. Buna göre, tasarım hakkına tecavüz edilen tasarım sahibi, tecavüzün önlenmesi davası, tecavüzün durdurulması davası, tecavüzün giderilmesi davası, tecavüzün tespiti davası ve tazminat davalarını açabilecektir[5].
Belirtmek gerekir ki, tasarım hakkına tecavüz sonucunu doğuran yukarıda sayılan fiillerden bir ya da bir kaçını gerçekleştiren kişinin iyi niyetli olmasının da açılacak olan hukuk davasında bir önemi bulunmamaktadır[6].
- TASARIM HAKKINA TECAVÜZÜN SOMUT OLAYLA BAĞLANTISI
Tasarımların korunması bakımından SMK tescilli ve tescilsiz ayrımı yapmış olsa da işlediğimiz Yargıtay kararı kapsamında kalmak amacıyla bu bölümde yalnızca tescilli tasarımların korunması esas inceleme alanımız olarak belirlenmiştir.
SMK m.81/1 tescilli tasarım hakkına tecavüz teşkil eden fiilleri sınırlı sayma yoluyla saymıştır. Somut olayda, davacıya ait endüstriyel tasarım niteliğindeki koltuk takımı TPMK nezdinde 2014/07864 numarasıyla tescilli bir tasarımdır. Tescilli tasarım olması nedeniyle SMK kapsamında (Kararda 554 Sayılı KHK kapsamında denmektedir fakat 554 sayılı KHK’nın mülga olması nedeniyle konu SMK kapsamında ele alınmaktadır) koruma altındadır. Davalı şirketin işyerinde gerçekleştirilen keşif neticesinde davaya konu koltuk takımlarının davacının tescilli koltuk takımlarıyla “bilgilenmiş bir kullanıcının gözüyle” bariz bir benzerlik olduğu anlaşılmıştır. Bilgilenmiş kullanıcıdan anlaşılması gereken yine Yargıtay’ın başka bir kararına göre, “bu tür ürünleri satın alan tüketiciler, bu tür ürünler üzerinde çalışan tasarımcılar, üreticiler ve satıcılar olarak kabul edilmesi gerektiği,” şeklindedir[7]. Buna göre, bilinçlenmiş bir kullanıcının gözüyle dava konusu koltuk takımlarında benzerlik bulunması SMK m.81/1-a kapsamında “genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini üretmek” hususunu teşkil etmesi nedeniyle tasarım hakkına tecavüz etmek olarak değerlendirilir. Davalılardan dava konusu koltuk takımını satışa sunan ise SMK kapsamında “genel izlenim itibarıyla ayırt edilemeyecek kadar benzerini satmak” fiilini gerçekleştirmiş olmakla yine kanun kapsamında tasarım hakkına tecavüz etmiş olmaktadır.Bu nedenledir ki, tasarım sahibinin söz konusu tasarım hakkına tecavüz edildiğinin tespitiyle mütecavizin maddi tazminata hükmedilmesi yerinde olmuştur.
Söz konusu kararda mahkemenin “dava konusunu oluşturan ve davacı adına tescilli olan 2014/07864 Sayılı çoklu tasarımı davalının, aynı hizmet sektöründe iltibas yaratacak şekilde kullanmak şeklindeki davranışlarının ağırlığı ile davacı tasarımının piyasadaki imajı ile; güvende ve manevi ticari varlığında meydana gelen kayıp ve zarar durumu dikkate alınmak sureti ile manevi zarara uğradığı” şeklindeki tespiti isabetlidir. Dava konusu koltuk takımlarının şekli itibariyle çok benzer olması dolayısıyla davacı şirketin manevi ticari varlığındaki kaybın yani ticari itibarının zedelenmiş olduğunun kabulü gerekmektedir. Şöyle ki, doktrindeki görüşe göre tasarım hakkının ihlali durumlarında ticari itibarın zedelenmesi, zararın mevcudiyetine ilişkin karine olarak kabul edilmelidir[8].
Bununla birlikte, davacı talep etmiş olsaydı itibar tazminatına hükmedilebilmesi de mümkün olabilirdi. Şöyle ki, somut olayda davacının tasarımı olan koltukların kötü taklitlerinin üretilip piyasaya sürülmesi tasarımın itibarını zedeler nitelikte olup SMK m.150/2’ye göre itibar tazminatına hükmedilmesi gerekebilirdi[9].
Bununla birlikte mahkemenin vermiş olduğu, “…tecavüzün durdurulmasına ve giderilmesine davalı tarafların 2014/07864 numaralı koltuk tasarımına yönelik üretiminin engellenmesine, üretilmiş olan ürünlere el konularak toplatılmasına, el konularak toplatılan ürünlerin masrafı davalılardan alınmak suretiyle imhasına…” şeklindeki karar tecavüzün durdurulması ve giderilmesine yönelik dava kapsamında hükmedilebilecek kararlar olup somut olay bakımından isabetlidir.
- SONUÇ
Tasarımlar SMK kapsamında koruma altına alınmıştır. Tescilli tasarım hakkı mutlak bir hak olup herkese karşı ileri ve herkes tarafından ihlal edilebilecek nitelikte bir haktır. Tasarım hakkına ilişkin tecavüz olarak nitelendirilen fiiller SMK m.81’de düzenlenmiş olup bu fiillerden birinin ya da birden fazlasının somut olayda mevcut olması durumunda tasarım sahibi mütecavize karşı tecavüzün durdurulması ve giderilmesi, önlenmesi, tecavüzün tespiti, tazminat davalarını açabilecektir.
Bu çalışmada incelenen Yargıtay kararına konu olan somut olayda davacı şirketin tasarımının bilgilenmiş kullanıcı yani somut olay kapsamındaki ürünleri satın alan kullanıcılar gözüyle bariz bir benzerlik olması durumu tasarım hakkına tecavüz edildiği anlamına gelmektedir. Nitekim davacının tasarım hakkına tecavüz sonucu açılmış olan davada davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yerel mahkemenin somut olayda vermiş olduğu tecavüzün durdurulmasına, maddi ve manevi tazminata hükmedilmesine ilişkin kararı, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurunun reddine ve Yargıtay’ın onama şeklindeki kararları SMK kapsamında tescilli tasarımların korunması yönünden isabetli kararlardır.
- KAYNAKÇA
Bozgeyik, Hayri. “Tasarımlar İçin Kümülatif Koruma.” Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi. 5, s.1 (2019): 19-38.
Dilek, Çiğdem Şelli. “Genel Olarak Tasarım Tecili ve Koruma Tedbirlerinin Uygulanma Sorunu.” Ankara Barosu Dergisi. 0, s.2 (2008).
Oruç, Murat. Haksız Rekabette Maddi Tazminat Davası. İstanbul: On İki Levha Yayınevi, 2009.
Suluk, Cahit. “Türkiye’de Tasarım Tescil Sistemine Yönelik Bir Değerlendirme.” Erzurumluoğlu Armağanı. -, s.- (2012).
Yurduseven, Şeyma. “6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile Türk Tasarım Hukukunda Yeni Dönem.” Türkiye Adalet Akademisi Dergisi..-, s.31 (2017): 669-690.
ELEKTRONİK KAYNAKLAR
https://www.ozgunlaw.com/makaleler/tasarim-hakkina-tecavuz-sayilan-fiiller-ve-tecavuz-hallerinde-acilabilecek-hukuki-ve-cezai-davalar-681, Gülden Mehmed Altın, (Erişim: 17.06.2021)
Feyzan Hayal Şerihalı, “Türk Hukukunda Tasarımlara Yönelik Uygulamalar,” http://cv.ankara.edu.tr/duzenleme/kisisel/dosyalar/13052014133235.pdf (Erişim: 17.06.2021)
[1] Hayri Bozgeyik, “Tasarımlar İçin Kümülatif Koruma,” Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, c.5, S.1 (Ankara, 2019), s. 19-38.
[2] Çiğdem Şelli Dilek, “Genel Olarak Tasarım Tecili ve Koruma Tedbirlerinin Uygulanma Sorunu,” Ankara Barosu Dergisi c. – S.2, (Ankara, 2008), s.
[3] Şeyma Yurduseven, “6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile Türk Tasarım Hukukunda Yeni Dönem,” Türkiye Adalet Akademisi Dergisi, c.-, S.31 (Ankara, 2017), s. 669-690.
[4] Cahit Suluk, Türkiye’de “Tasarım Tescil Sistemine Yönelik Bir Değerlendirme” Erzurumluoğlu Armağanı, c.-, S.- (Ankara, 2012), s. 729.
[5] https://www.ozgunlaw.com/makaleler/tasarim-hakkina-tecavuz-sayilan-fiiller-ve-tecavuz-hallerinde-acilabilecek-hukuki-ve-cezai-davalar-681, Gülden Mehmed Altın, (Erişim: 17.06.2021)
[6] Feyzan Hayal Şerihalı, “Türk Hukukunda Tasarımlara Yönelik Uygulamalar,” http://cv.ankara.edu.tr/duzenleme/kisisel/dosyalar/13052014133235.pdf (Erişim: 17.06.2021)
[7] Y. 11. HD. 580/7330 19.11.2019 T.
[8] Murat Oruç, Haksız Rekabette Maddi Tazminat Davası, (İstanbul: On İki Levha Yayınevi, 2009), s.87.
[9] “Markanın itibarı kavramı, marka ile inşa edilen imajı ifade etmektedir. Zira imaj ve güven oluşturmanın bir maliyeti vardır. İtibar zararı ise inşa edilen veya edilmekte olan imajın zedelenmesi sebebiyle doğan zarardır. İtibar tazminatı belirlenirken, bir taraftan imaj inşası için gerçekleştirilen giderlerden hareket ederek zararın giderilmesi için yapılması gereken (reklam kampanyası gibi) giderleri dikkate almalı, diğer taraftan da itibar kaybının manevi yönünü göz önünde tutulmalıdır.” Y.11.HD. 8175/5114, 5.5.2016 T.
Stj. Av. Hatice Feyza ALKAÇ